GÜNDEM

DOĞAL GAZ İÇİN 50 DÖNÜM ARAZİYE EL KONULDU

Karadeniz doğal gazının karaya çıkarıldığı Filyos Vadisi’nde arazilerine hukuksuz olarak el konulduğunu iddia eden bölge halkı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) kadar giderek haklarını arayacaklarını söyledi.

DOĞAL GAZ İÇİN 50 DÖNÜM ARAZİYE EL KONULDU

Gazete Duvar’dan Mustafa Özdemir’in haberine göre, bölge halkı, 372 parseldeki 50 dönüm araziye usulsüz şekilde el konulduğunu iddia ediyor. BOTAŞ'ın proje kapsamında arazilerine hukuksuzca girdiğini ve konuyu yargıya taşıdıklarını anlatan Sazköy'den Halil Köse, gerekirse AİHM'e kadar gideceklerini ifade ediyor.

HABER VERİLMEDEN MEYVE BAHÇELERİNDEKİ AĞAÇLAR KÖKÜNDEN SÖKÜLDÜ'

Köse, 3 yıldır yaşadıklarını şöyle dile getiriyor: "2020 yılında bölgemizde keşfedilen doğal gazın çıkarılarak ulusal şebekeye aktarılması için Batı Karadeniz Faz-1 Doğal Gaz Boru Hattı Projesi hayata geçirildi. Bu kapsamda Cumhurbaşkanlığı kararı ile toplam 372 adet parselin acele kamulaştırılmasına karar verildi. Kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından yaklaşık 4 ay sonra BOTAŞ tarafından sahiplerine hiç haber verilmeden, çoğu meyve bahçesi olan arazilere iş makineleriyle girildi, vatandaşın yıllarca emek verip büyüttüğü yüzlerce ağaç kökünden söküldü. Bu aşamada BOTAŞ yetkililerinden ne olup bittiği hakkında bilgi almak için çabalasak da başarılı olamadık. Bölge ulu orta talan edilirken, kamulaştırma işlemleri hakkında kimden bilgi istesek, herkes kapı duvar kesildi."

'ACELE KAMULAŞTIRMA İÇİN 2005 YILINDA BAŞKA BİR PROJE İÇİN ALINAN KARAR KULLANILDI'

Acele kamulaştırmanın iptali için Danıştay’da dava açtıklarını söyleyen Köse, “BOTAŞ’ın mahkemeye sunduğu savunmayı inceleyince, kamulaştırma işlemlerindeki hukuksuzlukları tespit ettik. Sadece Cumhurbaşkanlığına tanınan acele kamulaştırma yetkisinin, BOTAŞ tarafından keyfi olarak, sınırsızca kullanıldığını ve yetkisi olmayan işlerin altına imza attığını gördük. Savunmalarında, doğal gazın 2020 yılında keşfedildiğini ifade eden BOTAŞ, projenin kamulaştırmasını ise 2005 yılında alınmış ve yurt dışından gelen doğal gazın ülkeye dağıtımı için yapılan başka bir projeye ait kamu yararı kararına dayandırmış. 372 parselde hak sahipliği bulunan, vatandaşların anayasa ile güvence altına alınmış mülkiyet hakları açıkça ihlal edildi” diyor.

Projede ölçüm istasyonu olarak belirlenen yerin, yetkileri olmamasına karşın değiştirildiğini ve aile arazilerine çöküldüğünü sözlerine ekleyen Köse, şöyle ddevam ediyor: “Bu durum, sadece Cumhurbaşkanlığına tanınan acele kamulaştırma yetkisinin, BOTAŞ tarafından nasıl pervasızca kullanıldığına da ibretlik bir örnektir. Nitekim davaya bakan Danıştay savcısı da mütalaasında; gerek kamu yararı kararı alınmaması gerekse projede belirlenen ölçüm istasyonu yerinin keyfi bir şekilde değiştirilmesini hukuka uygun bulmadığından, Cumhurbaşkanlığı kararının iptali gerektiğini ifade etti. Ancak dava, buna rağmen ilgili daire tarafından reddedildi. Davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık, buradan çıkacak sonucu bekliyoruz.”

'ANAYASA SADECE VATANDAŞIN UYMASI GEREKEN METİNLER DEĞİLDİR'

BOTAŞ’ın hukuk tanımazlığının bunlarla da sınırlı kalmadığını söyleyen Köse, “Proje için kamu yararı kararı alınmadığı ortaya çıkınca, bu kez de kanun eliyle yine kanunsuzluk yapma telaşına düştüler. Kamulaştırma Kanunu’nda onaylı imar planı olan yerlerde kamulaştırma için ayrıyeten 'kamu yararı kararı' alınmasına gerek duyulmuyor. Bundan yararlanmak isteyen BOTAŞ, TPAO’ya ait münferit yatırım alanı imar planında revizyon yaptırarak, bizim arazimizi de plana dahil ettirdi. BOTAŞ’ın hukuksuzluklarıyla uğraşırken bu kez de kendine tahsis edilen yer dışındaki araziyi imar planına dahil ettiği için TPAO’ya dava açtık. Neyse ki, mahkeme imar planının yürütmesini oy birliğiyle durdurdu ve yargılama sonucunda da iptal etti. TPAO’da arazimizi plan dışına çıkarmak zorunda kaldı" diye konuşuyor.

Son olarak BOTAŞ’ın 372 parsel için açtığı bedel tespiti ve tescil davalarının gerekçeli kararında yeni bir skandalla karşılaştıklarını söyleyen Köse, “BOTAŞ’ın kamulaştırma için kendi bünyesinde aldığı onayda, ‘50.722,67 metrekarelik kısmın mülkiyetinin Maliye Hazinesi, kullanım hakkının kuruluşumuz lehine olmak üzere kamulaştırılması’ ifadesi var. Buna rağmen dava dilekçelerinde, kamulaştırılan arazilerin mülkiyetlerinin kendi adına tescil edilmesini talep ettiğini ve mahkemelerin de bu doğrultuda karar verdiğini gördük. 372 parsel taşınmazın tapuda kayıt ve tescili, Hazine’nin değil de BOTAŞ’ın lehine yapıldı. Bu hukuksuzluğa karşı da temyiz mahkemesine başvurduk, buradan olumsuz bir karar çıkması durumunda, konuyu Yargıtay’a taşıyacağız" diye konuşuyor. 

Yaşadıkları hukuksuzluklar karşısında Anayasa'yı işaret eden Köse, "Anayasa ve kanunlar sadece vatandaşın uyması gereken metinler değildir, her kurum ve makamın da yaptığı iş ve işlemlerde bunlara uyma zorunluluğu vardır. Dileğim, gasp edilen haklarımızın bu ülkenin mahkemeleri tarafından geri verilmesi... Aksi durumda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğiz’’ diyor. 

Paylaş :

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. Çerezlerle ilgili detaylı bilgi için Çerez Politikamızı ziyaret edebilirsiniz.