Kürt Siaysetçi ve Hukukçu Hasip kaplan ile bir araya geldik ve hukuk ve adalet çerçevesinde Kürt sorununa ilişkin sorularımızı yantıladı.

 

Hasip Kaplan:  Bu iktidar hep söz verdi ama tam tersi işlere imza attı. AKP koalisyon hükümetinin ekonomi kriz boğuşması sürecinde Yüzde 34  oyla tek başına iktidara geldi. en büyük politika argümanlarından biri Ekonomiyi düzeltme ve insan haklarında AB kriterlerine uyma ve Kürt halkı ve dili üzerindeki baskıların sonlanmasını amaçlamıştı. ancak hiçbirini yapmadı üstüne  bugün dahi kendi koydukları yasalara uymayan bir AKP iktidarına dönüştü.

 

15 Temmuz darbe girişimi sonrası  bir anayasa yapmak istedi. Meclis’te grubu olan CHP, HDP, MHP’nin eşit üçer üyesinin katılımıyla yeni bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulmuştu. AKP’nin ‘başkanlık rejimi’ dayatması, CHP’nin parlamenter rejimden “vazgeçmeyiz” ısrarı sonucu daha üçüncü toplantısında komisyon dağılmıştı. Ardından AKP kendi istediği başkanlık rejimi değişikliğini içeren anayasa değişikliğini getirdi ve halk oylamasında çok az oy farkı ile kabul edildi.

 

Adaletin olmadığı yerde barış olmaz, yeni bir anayasa yapılamaz. Bütün hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran, basını, siyaseti susturan, kayyum rejimini her alanda kalıcılaştırmak isteyen AKP, sivil bir anayasa yapmaz. Bunları terkedip Hukuksal çerçevede neden olmasın.

 

 

Bakınız Anayasalar toplumsal sözleşmedir ve öyle kalacaktır.bu durumda yapılması gereken her kesimin eşit ve özgür olması, ve tüm kesimlerin ortak iradesini yansıtması zemini oluşturması gerekir.

 

 

Toplumun en fazla kutuplaştığı çatıştığı bir dönemee tanıklık ediyoruz.Malaesef İktidar muhalif olan herkese ‘sözde’, ‘öteki’ ya da ‘terörist’ diyor. Belediyelerden Barolara ve  üniversitelere her alana kayyum zihniyetiyle yaklaşılıyor. Sağcı-solcu, laik-antilaik, Kürt-Türk, devlet yanlısı-devlet karşıtı, Sünni-Alevi, batılı-doğulu, köylü-şehirli, işçi-işveren, fakir-zengin olarak 83 milyon yurttaşın arasında ayırımcılığın en çok kaşındığı günlerden geçiyoruz. Basının susturulduğu, yandaş medyada nefret dilinin her gün kullanıldığı ortamda Kürtçe konuştu, müzik dinledi diye öldürülen Kürt yurttaşlarımız oluyor.Şiddetin egemen olduğu, çözümün aranmadığı bu günlerde demokratik bir anayasa yapmak mümkün değildir. Bir uzlaşma ortamı sağlanmadan zor.

 

 

Evet Kürt sorununu çözmeyen bir anayasa olmaz eşit özgür bir ülke için çzgür bir anayasa oluşturulmalı. Ülke  AB üyelik sürecinde olan bir ülkedir. Bu ülkede yaşayan 30 milyona yaklaşan Kürt halkının kendi dilini, kültürünü, kimliğini, özgürlüğünü barındırmayana anayasa olmaz.