AMED

İHD DİYARBAKIR: KADINLAR BARIŞ İSTİYOR

İHD Diyarbakır Şubesi, "Barış Nöbeti" etkinliklerini, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" dolayısıyla "Kadınlar Barış İstiyor" sloganıyla düzenledi.

İHD DİYARBAKIR: KADINLAR BARIŞ İSTİYOR

İnsan Hakları Derneği (İHD) her ayın başında, “Herkes için barış” talebiyle düzenlediği Barış Nöbeti eyleminin 19’uncusunu tüm şubelerinde eş zamanlı olarak düzenledi.

 

İHD Diyarbakır Şubesi’nde tutulan nöbete; barış anneleri, hak savunucuları, sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcileri katıldı.

 

Nöbette, “Kadınlar barış istiyor” vurgusu yapıldı.

 

İHD Diyarbakır Şubesi Başkan Yardımcısı Suzan Mehmetoğlu Aksoy’un okuduğu basın metninde şunlar söylendi;

 

“İnsan Hakları Derneği olarak bir süredir yürüttüğümüz “Barış Nöbeti” etkinliklerimizi “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” nedeniyle “Kadınlar Barış İstiyor” sloganıyla gerçekleştireceğiz.

 

İnsan hakları savunucuları olarak özellikle çatışmalı bir bölgede yaşadığımızı da önemseyerek barışın bir hak olduğunu her zaman dile getirdik.

Bizlerin yaşadığı coğrafya etnik, dilsel, dinsel ve kültürel olarak çok farklı kimliklerin yaşadığı bir coğrafya. Ancak maalesef ki Türkiye’de yerleşik resmi ideoloji sadece Türk ve Sünni Müslüman kimliğini temel almış ve bu ideolojiye uygun bir siyasi sistem oluşturmuş. Bu nedenle de farklı etnik, dilsel, dinsel ve kültürel kimlikler her zaman sorun yaşamışlar coğrafyamızda; ya yok edilmişler ya asimile edilmişler ya da yok edilmeye çalışılmışlar. Bu nedenle “barışın” coğrafyamızda, önemli bir hak talebi olduğu, çok net olarak ortaya çıkmakta.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, coğrafyamızın temel meselesi durumunda olan Kürt sorunu konusunda, bugüne kadar diyalog ve müzakereye karşı, çatışma yöntemini benimsemiştir. Çatışma ve savaş yönteminin devlet tarafından tercih edilmesiyle birlikte, baskı ortamında şiddetin öne çıkması, beraberinde nefret dilinin gelişmesi, kadına yönelik şiddetin artması, kadın cinayetlerinin önlenememesi ancak bu şiddet ortamıyla izah edilebilir.

 

Bugün dünyanın birçok bölgesinde de maalesef savaşlar devam etmektedir. Rusya’nın Ukrayna işgali, Libya’da iç savaş, Suriye’de yaşanan iç savaş, Rojova’da yaşanan çatışma… Bu savaşlar ve çatışmalar, BM’nin barışı sağlama yönündeki görevini yerine getirmediğini göstermekte ve bu nedenle savaş ve çatışmalı ortamlar devam etmektedir. Maalesef ki bu coğrafyalarda en büyük acıyı da kadınlar ve çocuklar yaşamaktadırlar.

Kadınlar tüm savaşlarda cinsel şiddet yaşamışlar, cinsel işkenceye maruz kalmışlar. Ancak bunların savaş suçu olarak değerlendirilmesi konusunda çok geç kalınmıştır. Özellikle 1.ve 2. Dünya Savaşı’nda çok sayıda kadın, cinsel saldırılar nedeniyle mağdur olmuş, yaşamlarını yitirmişlerdir. Bu savaşlardan sonra kurulan Tokyo ve Nuremberg Mahkemelerinde maalesef ki kadına yönelik şiddet, savaş suçu olarak değerlendirilmemiştir. Ancak Bosna Savaşı’ndan sonra kadınların mücadeleleri sonucunda kadına yönelik şiddet bir savaş suçu olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.

 

Bir kez daha 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde kadına yönelik şiddettin tamamen ortadan kalktığı, erkek egemen, feodal ve militer sistemin sorgulandığı yeni bir sürecin başlamasını diliyoruz. Bu nedenle de Barış Konferansımızın da bu taleplerimize öncü olmasını istiyoruz.” (Açıklamanın tamamı)

Paylaş :

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. Çerezlerle ilgili detaylı bilgi için Çerez Politikamızı ziyaret edebilirsiniz.