GÜNDEM

DİYARBAKIR BAROSU: 11 YILDA 21 ÇOCUK HAYATINI KAYBETTİ

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezince hazırlanan zırhlı araç, mayın ve çatışma-savaş atıkları kaynaklı çocuk hakkı ihlalleri raporu kamuoyuyla paylaşıldı. Çocuk Hakları Merkezi tarafından hazırlanan rapor, Tahir Elçi Konferans Salonu’nda açıklandı.

DİYARBAKIR BAROSU: 11 YILDA 21 ÇOCUK HAYATINI KAYBETTİ

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezince hazırlanan zırhlı araç, mayın ve çatışma-savaş atıkları kaynaklı çocuk hakkı ihlalleri raporu kamuoyuyla paylaşıldı. Çocuk Hakları Merkezi tarafından hazırlanan rapor, Tahir Elçi Konferans Salonu’nda açıklandı. 

Türkiye’de uzun bir süredir devam eden zırhlı araç çarpması sonucu yaralanma ya da ölümler ile zırhlı araçlardan çıkan ateş sonucu çocukların ölüm ve yaralanma durumları özellikle 2015 yılı sonrası kent merkezlerindeki çatışmalı durumlar ve OHAL süreci ile güvenliği önceleyen devlet politikaları nedeniyle artış göstermektedir. 5 numaralı grafikte de görüleceği üzere 2016-2018 yılları arasında dramatik bir biçimde ölüm ve yaralanma sayılarında artış görülmüştür. Raporda incelenen 11 yıllık dönemde zırhlı araçların sebep olduğu ölüm ve yaralanmalı durumların sayısı en az 49’dur. Bu olayların %52’si devletin güvenlik odaklı politikalarının arttığı 2016- 2018 yılları arasında meydana gelmiştir. Zırhlı araç çarpması veya zırhlı araçtan açılan ateş sonucu yaralanan çocukların sayısının yüksek olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi göz önünde bulundurulduğunda sokakların darlığı, kentsel yapılaşmaların buna uygun olmaması gibi nedenlerle şehir içinde bulunmaması gereken ve travmatik bir araç olan zırhlı araç kolluk kuvvetlerince şehir içi aracı gibi kullanılmaktadır. Yönetmelik tarafından da düzenlendiği üzere zırhlı araçların kullanılması için sürücünün yeterlilik belgesine sahip olması ve bu araçların periyodik olarak tekniker tarafından kontrollerinin yapılması gerekmektedir. Ancak zırhlı araçların faaliyetleri sonucu yaşanan ihlallerin yoğun olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bu araçları kullanan bazı kolluk kuvvetleri mensubu kişilerin yeterlilik sertifikalarının bulunmadığı ve araçların gerekli kontrollerinin yapılmadığı bilinmektedir. Bu durumda, gerek araç arızası gerek kullanıcının yetkin olmamasından kaynaklanan nedenlerle, zırhlı araçtan ateş açılması veya zırhlı aracın çarpması sonucu çocuklar yaşamını yitirmekte ve yaralanmaktadır. Çocuklar, en temel ihtiyaçları ve haklarından biri olan oyun hakkını kullanırken şehir içlerinde kontrolsüz bir biçimde hareket ettiği görülen zırhlı araçların etkilerine maruz kalmaktadır. Bu etkiler sonucu çocukların oyun ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakları ihlal edilmekte; çocuklar yaralanmakta veya zırhlı aracın yarattığı psikolojik travmalarla yaşamak zorunda kalmaktadır.

Mayınlı bölgeler ve çatışma-savaş atıklarının bulunduğu diğer alanlar, çocukların sağlıklı bir çevrede yaşama, gelişme ve oyun oynama haklarının önündeki en büyük engellerden biridir. Çocukların sağlıklı bir şekilde gelişimi için gerekli olan “oyun” faaliyeti sırasında mayınlar ve çatışma-savaş atıkları yüzünden çocukların yaşam hakkı ihlal edilmekte veya çocuklar kalıcı olarak sakatlanmaktadır. Çevre, gelişme ve yaşam hakkı devletlerin çocuklara dönük hem pozitif hem de negatif yükümlülüğü altında olan haklardır. Genellikle kırsalda yaşayan çocukların yaşam alanlarının mayınlı bölgelerle iç içe olması ve bu bölgelerin mayından temizlenmemesi nedeniyle bu hakların bizzat devletlerin eliyle ihlal edildiği görülmektedir. Dünyada büyüyen mayın problemine karşı; anti-personel mayınlarının kullanılması, stoklanması, üretilmesi ve transferinin yasaklanması ve imhasına dair olan Ottawa Antlaşması 1 Mart 1999 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Antlaşma 131 ülke tarafından onaylanmış ve 146 ülke tarafından imzalanmıştır. 2003 yılında antlaşmaya taraf olup 2004 yılında imzacı olan Türkiye, Sözleşme gereği 2014 yılına kadar topraklarındaki mayınları temizleme ve mağdurlara destek sağlamayı taahhüt etmiştir. Ne var ki 2014 yılına kadar mayınların imhasını gerçekleştiremeyen Türkiye ek süre talep ederek mayınların imha sürecini Mart 2022 tarihine ertelemiştir. Ancak gelinen aşamada ek süreye rağmen mayınların temizlenme işlemi gerçekleştirilmemiş olup, bu konuda yürütülen herhangi bir çalışma olup olmadığı hususunda kamuoyunun bilgisi bulunmamaktadır. Sınır bölgelerindeki, sınır güvenliği değişimi kaynaklı temizlik yapılması ise AB destekli proje faaliyetleri kapsamında ya da 5903 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devleti İle Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri İle İhale İşlemleri Hakkında Kanun kapsamında yapılmıştır. İnsan hakları temelli bir bakış açısı ile yürütülmesi gereken mayın imha süreci “ihale işlemi” ya da “proje” kapsamına indirgenmiş ve bu kapsamda bile temizleme faaliyeti tamamlanmamıştır. Kara Mayınları İzleme Örgütü’nün 2018 yılında sunmuş olduğu rapordaki verilere göre; sınırları içerisinde 100 km²’den fazla mayınlı alan olan 10 ülkeden biri Türkiye olup diğer ülkeler de Afganistan, Irak ve Yemen’dir. Yine son verilere göre Türkiye sınırları içerisinde en az 900 bine yakın gömülü mayın bulunmaktadır. Gömülü mayınlar ile birlikte Türkiye sınırları içerisinde bulunan çatışma-savaş atıkları da çocuklar için tehlike oluşturmaktadır. Evlerinin, okullarının ve oyun alanlarının kısaca yaşam alanlarının etrafında bulunan ve çocuklar için ne olduğu bilinmeyen cisimler olan çatışma-savaş atıkları sebebiyle yaşamını yitiren, yaralanan ve uzuv kaybı yaşayan çocuklar bulunmaktadır. Bu çatışma-savaş atıkları ile temas etme halinin altında genellikle merak duygusu ve oyuna elverişli birer eşya oldukları düşüncesi yatmaktadır. Yine 1 numaralı grafikte de görüleceği üzere OHAL süreci ve sonrasına ilişkin 2015-2018 yılları arasında ölüm ve yaralanma oranlarındaki ciddi artışlar savaş ve çatışmalı dönemlerden en fazla etkilenen grubun çocuklar olduğunu gözler önüne sermektedir. Sınırları içerisinde en az 900 bine yakın gömülü mayın bulunan ve yine çocukların yaşam alanlarında çatışma-savaş atıkları barındıran Türkiye'de devlet, pozitif ve negatif yükümlülüklerine riayet etmemektedir. Devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında; mayınlı bölgelerde işaretleme çalışmaları yapmak, mayınlı bölgeleri sivil geçişine kapatmak ve özellikle mayın riskinin fazla olduğu kırsal bölgelerdeki okullarda çocuklara konu hakkında bilgilendirici eğitimler vermekle yükümlüdür.

Mayın ve çatışma-savaş atıkları nedeniyle yaşamını yitiren veya yaralanan çocuklara ilişkin verilerden de anlaşılacağı üzere, mayınlar yoğunluklu olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunmakta ve bu bölgelerde yaşayan çocukların yaşam, vücut bütünlüğü, gelişim, oyun ve çevre haklarını ihlal etmektedir. Bu sebeplerle devlet, pozitif ve negatif yükümlülüklerine riayet ederek, ihalecilik veya Avrupa Birliği’nin mayın temizleme projeleri ile temizlenen sınırlar ile sınırlı kalmayarak, mayından arındırılmamış iç bölgeler de temizlenmelidir. Mayın ve çatışma-savaş atıkları nedeniyle çocukların sağlıklı bir çevrede yaşama, gelişme ve oyun oynama gibi en temel hakları dahi ihlal edilmektedir. Mayınlı bölgelerin ve çatışma-savaş atıklarının, çocukların yaşam alanlarını daraltacak boyuta ulaşması ve çocukların sağlıklı bir çevrede yaşamasına engel olması nedeniyle, çocuklar oyun oynamak gibi temel haklarını kullanırken veya günlük faaliyetleri sırasında mayın patlamalarına ve çatışma-savaş atıklarının etkilerine maruz kalarak yaşamlarını yitirmekte, yaralanmakta veya uzuvlarını kaybederek sakatlanmaktadır.

Kaynak: Diyarbakır Barosu

RAPORUN TAMAMI İÇİN

https://www.diyarbakirbarosu.org.tr/public/uploads/document/baro-pdf-son_compressed-1-1646210881.pdf

Paylaş :

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. Çerezlerle ilgili detaylı bilgi için Çerez Politikamızı ziyaret edebilirsiniz.